Bedri Tekin*
Ülkemizde her gün en az beş emekçi, iş kazalarında can veriyor, toplu ölüm yoksa ölümler, sakat kalmalar, iş göremezlikler basın-yayın organlarında haber bile olmuyor.
25 Ekim 2023 günü Aydın Efeler İlçesindeki Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdunda meydana gelen ve 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Zeren Ertaş‘ın ölümü ile sonuçlanan kazadan bu yana hemen her gün özellikle Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı yurtlarda asansör düşmesi haberleri eksik olmuyor.
“İş kazaları”, tamamıyla önlenebilir. Öngörülen, önlenebilir olaylara “kaza” demek ne kadar doğru olur, bu nedenle “iş cinayeti” kavramını kullanmak daha doğrusudur.
İş kazaları/cinayetlerinin azalmayıp, aksine artmasının nedeni insanların sağlıklı ve güvenli şekilde yaşamasına önem verilmemesi, denetim yapılmaması, ceza uygulanmamasıdır.
25-28 Ekim 2023 tarihleri arasında Makina Mühendisleri Odası (MMO) tarafından Adana’da II. Uluslararası, XI. Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi düzenlendi. Kongre Sonuç Bildirisi’nde de söylendiği gibi “İşçi sağlığı ve güvenliği teknik bir sorun değil, politik bir sorundur.” Yani, bir maden ocağında grizu ölçümü yapılmaması, bir yapı işinde iskelenin uygun olmaması, yine bir yapı işinde düşmeye yol açabilecek boşlukların olması, işyerlerinde elektrik akımına kapılmamak için önlemlerin alınmaması, patlamaya, yangına yönelik önlemlerin alınmaması sadece bir teknik eksiklik değildir. Her olay için bir teknik neden söylenebilir, ancak işyerlerindeki her ölümün nedeni, mühendislik biliminin gerektirdiği uygulamaları yapmama ve insan yaşamını öncelikli kılan işçi sağlığı ve güvenliği kurallarına göre davranmamaktır. Ölümler nedeni ile sorumlulara verilen hapis cezaları, önemsiz miktarlarda para cezasına çevriliyor.
Çalışma yaşamına, işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin düzenlemeler, ölümleri önlemeye yetmiyor. Kâr ve rant odaklı olan kapitalizmin kan ve gözyaşı üzerine sürdürülmesinin önlenmesi, işçi sınıfının, sendikaların ana gövde, meslek örgütlerinin, siyasi partilerin bu gövdenin parçaları olduğu bir yapılanma ve mücadele ile önlenebilir. Sendikalar, işçiler “İnsanca Yaşanacak Ücret” talebi kadar, “İnsanca, sağlıklı çalışma ” taleplerini yükseltmediği ve bunun için mücadele etmediği sürece ölümler sürecek, evlatlar anne babalarını anneler- babalar evlatlarını, kadınlar, erkekler eşlerini kaybedecektir. Yıllardır, bu konuda düzenlenen etkinliklerde birçok söz söylendi, emekten yana olan, iş cinayetleri son bulsun diyen tüm kesimlerin şimdiye kadar söylenenlerin süzgeci olarak yukarıda sözü edilen sonuç bildirisindeki önerileri ya da başka önerileri tartışmaya açmasını öneriyorum.
Bugün 6 Kasım, Yüksek Öğretim Kurulunun (YÖK) kuruluşunun 42. yılı, 12 Eylül dönemi ürünü olan YÖK’e karşı uzun yıllar verilen mücadele de, diğer alanlarda verilen mücadelelerde olduğu gibi sönümlendi. Öğrenciler geçinemiyor, barınamıyor, yurtlarda insanca yaşam koşulları yok, planlama yapılarak üniversite açılmaması nedeni ile her yer üniversite dolu, üniversiteyi bitirenler iş bulamıyor, hemen hepsinin hayalinde yurt dışına gitmek var. Üniversiteler özerk değil, her türlü hak talebine karşı zor kullanılıyor, arkadaşlarının asansör düşmesi sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öğrenciler ayaklar altında çiğneniyor. Mücadele edemeyen öğrencilerden intihar etmeyi seçenler de oluyor.
Üniversitelilerin yaşadığı tüm sorunlar, bu yazının kapsamında değerlendiremeyiz, ancak asansör kazalarına ilişkin kısaca değerlendirme yapmak istiyorum. Asansörler, işyerlerinde kullanılan her türlü, makine, ekipman gibi, imalatından, kurulumuna, kullanılmasına, işletilmesine kadar bilimin, tekniğin, mühendisliğin devrede olması gereken ekipmanlardandır. İmalat, kurulum, aşamasında farklı kurum ve kuruluşların, İşyerlerinde işçi sağlığını sağlamak nasıl ki, işveren yükümlülüğü ise asansörlerin güvenli bir şekilde işletilmesi bina yöneticilerinin, bunun kontrolü de Belediyelerin sorumluluğundadır. Ebette ki, KYK yurtları gibi, tüm kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalarda asansörlerin güvenli işletilmesi sorumluluğunu sadece kurum yöneticileri ile sınırlı tutamayız. Uygun hale getirme, uygun halde tutma yükümlülüğünü denetlemeyen, uygun olmayan binaları kamu binaları, öğrenci yurdu olarak kullanımını sağlayan en üst kademe yöneticilerinin de kazalarda sorumluluğu bulunmaktadır. Asansörlerin imalatı, kurulumu, işletilmesine ilişkin MMO’nun açıklamasına şuradan ulaşılabilir.
Öğrencilerin, özerk- demokratik üniversite, barınma, bilimsel müfredat, insanca yaşam, uygun bina- yurt mücadelesi koşulların düzelmesine yol açacaktır.
İş cinayetleri de asansör kazaları da kader değildir, Önlenebilir. Yeter ki, korku dağları aşılsın, örgütlü mücadele edilsin.
* Makine Mühendisi
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı